Crealord

25. Kare Tekniği Ne İşe Yarıyor?

25. kare tekniği hakkında bilinmesi gerekenler

25. kare tekniği, 1 saniyelik görüntüyü oluşturan 25 karenin genellikle son karesini değiştirerek farklı bir görüntü koyma yöntemine denir. Sinema’da 1 saniyelik görüntü 24 kareden, televizyonda ise Avrupa standartlarında 25 kareden oluşur. En basit anlatımla televizyonda 1 saniyelik görüntü, süregelen bir aksiyonun 25 kare fotoğraflanması ve bunun birleştirilmesiyle oluşur. Günümüzdeki teknolojide ve farklı ülkelerde bu 30 kare olarak da uygulanır. Fakat bizim buradaki asıl konumuz 25. kare tekniği olarak bilinen ve bilinçaltı bir gücü olduğu düşünülen yöntemin insanları ikna etme ve pazarlama alanında nasıl bir gücünün olduğu hakkında bilgiler vermek.

25. Kare Tekniği Ne Kadar Etkili?

Öncelikle bu konu hakkında kaynak arayan ve bilimsel verileri incelemek isteyenler için bu konudaki yüksek lisans tezimden istedikleri tüm bilgilere ulaşabilirler.

25. kare tekniği aslında yönetmenlerin, prodüktörlerin kendini eğlendirme amacıyla başlayıp sonradan ünlü olan bir tekniktir. Bu tekniği ilk kez uygulayanlar belki de bu yöntemin bugün bu kadar popüler bir noktaya geleceğini tahmin etmemişti.

Bu tekniği bugün bu kadar popüler yapan nedir? Tek kelimeyle “merak” duygusu. Çok basit hayali bir örnek verelim. Bir yakınınızla birlikte tatile gittiniz. Siz oraya gitmeden önce bir arkadaşınız gittiğiniz yeri asla unutamadığını çok farklı deneyimler yaşadığını söyledi. Kafanızda bu bilgiler varken; deniz kenarında gün batımını izliyorsunuz. Tam kalkmak üzereydiniz ki oturduğunuz plajdaki kafede çalışan biri sizi durdurdu. Gün batımının sonlarına doğru buraya bir çok yunus geldiğini ve bazılarının kıyıya çok yaklaşarak suda atladığını söyledi. Bir anlık kafa karışıklığından sonra kalmaya karar verdiniz. Kafeden birer içecek söylediniz. Hava karardığında beklenen yunuslar gelmemişti. Ama siz bir yandan da iyi zaman geçirmenin tatminini yaşıyordunuz. İşte 25. kare tam olarak bunların hepsinin birleşimini oluşturuyor. Yazının devamında daha net bir şekilde bunu göreceğiz.

Bu Tekniğin Bilinçaltı Pazarlamayla İlgisi Var Mı?

25. kare tekniğinin bilinçaltı pazarlama yöntemi olduğuna dair çok fazla metin bulunur. Fakat bunlar bilimsel kanıtlar sunmaktan son derece uzaktır. Bilinçaltı kuramı Sigmund Freud tarafından yoğunlukla ele alınmış ve kuram olarak çerçeveleri çizilmiştir. Fakat kuram olarak kaldığı için bilimsel geçerliliği hala sorgulanmaktadır. Fakat Freud’un bilinçaltı kavramıyla, reklam ve pazarlamada kullanılan bilinçaltı kavramı birbirinden farklıdır. Freud’un kavramı ve ortaya koyduğu kuram yoğun olarak bilinçaltındaki bazı bilgilere ulaşmak üzerinedir. Reklam ve pazarlama alanına döndüğümüzde bunun tam tersi bir durumla karşılaşırız. Bilinçaltı reklamcılıkta genel görüşe göre bu reklamı üretenler bilinçaltındaki bir bilgiyi ortaya çıkarmak yerine bilinçaltına yeni bir bilgi eklemek üzerine bir çalışma yaparlar. Dolayısıyla bu noktada Freud’un bilinçaltı kuramından da net bir sapma gözlenir.

Bilinçaltı henüz kanıtlanamamış bir alan halindeyken ve pazarlama çalışmalarında bu kuramın tamamen tersi şeklinde hareket edilirken nasıl oluyor da bu içeriklerin insanın bilinçaltına etki ederek davranışları üzerinde etkili olduğunu düşünüyoruz? Bunu düşünmemiz için hiçbir sebep yokken nasıl oluyor da buna inanıyoruz? Burada yine insanoğlunun “merak” duygusunu merkeze yerleştirebiliriz.

25. Kare Nasıl Bir Pazarlama Yöntemi?

İnternette hiç ilginizi çekmeyen bir video izliyorsunuz. Çok kısa bir video olduğu için siz pas geçene kadar zaten tamamını izlemiş oluyorsunuz. Sonrasında bir arkadaşınız bu videoda gizli bir 25. kare olduğunu söylüyor. Genellikle böyle durumlarda kullanıcılar 25. kareyi görmeye çalışır. Eğer bu video bir markanın veya ürünün yerleştirildiği bir içeriğe sahipse kullanıcı reklamı defalarca görür.

Bütünsel olarak bakıldığında 25. kare bilinç düzeyinde reklamcılığa hizmet eder. Reklamın kullanıcı tarafından görülme sıklığını artırma potansiyeli taşır. Özellikle sosyal medya içeriklerinde videonun kullanıcılar tarafından tekrar tekrar izlenmesi etkileşim oranını artırır. Böylece sosyal medya platformlarının algoritması gereği yayıncının içerikleri daha fazla öne çıkabilir.

Sonuç olarak günümüzde “bilinçaltı” dediğimiz alanı net ve bilimsel olarak ölçecek bilinen bir teknik henüz bulunmuyor. Bu nedenle hangi içeriklerin bilinçaltına ne düzeyde etki ettiğini anlamamız şu an için çok olası gözükmüyor. Fakat “bilinçaltı reklam” etiketi altında yaygınlaşan içerikler kullanıcılar tarafından ilgi görüyor. 25. kare tekniğinin bilinçaltına nasıl bir etki veya iz bıraktığını ölçemiyoruz. Bunun yanı sıra bilinç düzeyinde bu tekniklerin etkili bir pazarlama yöntemi olduğunu söylemek yanlış olmaz.